Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, devlet tarafından işletilen uzay kurumlarının mülkiyetindeki uzay araçlarına reklam yerleştirme hakkı tanıyan yasa değişikliğini resmen kabul etti. Bu düzenleme, Roscosmos’a, 1 Ocak 2026’dan itibaren devlete ait uzay nesnelerine reklam “logoları” konulmasına izin verecek mekanizmalar sağlıyor.
Amaç tamamen ekonomik
Yasa değişikliğinin gerekçesi, hem özel yatırım çekmek hem de devlet bütçesinin üzerindeki yükü hafifletmek olarak gösteriliyor. Değişiklikle birlikte, Roscosmos yalnızca kendi sahip olduğu uzay nesnelerinde değil, aynı zamanda federal mülkiyetteki uzay araçlarında da reklam yayımlama hakkına kavuşacak. Ancak reklamlarda yer alacak sembollerin, aracın teknik güvenliğini etkilememesi şart koşulmuş durumda.
Hükümet ayrıca, bu reklam hizmeti için uygulanacak ücret tarifelerini belirleyecek. Yine de, bu reklamlardan kimlerin faydalanabileceği konusunda muhtemel sınırlamalar olabileceği belirtiliyor. Batılı firmaların yaptırımlar nedeniyle bu tür reklamlardan yararlanamayabileceği vurgulanıyor.
Pratik zorluklar ve eleştiriler
Değişikliğin teknik olarak yürürlüğe girmesi 1 Ocak 2026 olarak planlanıyor. Ancak uygulamada birtakım zorlukların olduğu değerlendirilmekte. Örneğin, bazı gözlemcilere göre uzay araçlarına konulan reklamlarda içerik sadece film prodüksiyonları ya da lansman görüntülerinde görünebilir. Dünya’dan çıplak gözle görülebilecek kadar parlak gösterimler mümkün olmayabilir.
Eleştirmenler, özellikle astronomi ile ilgilenen çevreler, bu tür reklamların gökyüzü kirliliğini artırabileceği ve bilimsel gözlemleri olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyorlar. Ayrıca uygulamanın ekonomik verimliliği de tartışmalı. Bazı yorumlara göre, uzay aracına reklam yerleştirmenin getireceği gelir, operasyon maliyetlerini karşılamayabilir.
Bir başka nokta da, bu yeni reklam hakkının yalnızca Rusya ve müttefik firmalara açık olabileceği olasılığı. Bu da uluslararası reklam firmalarını dışlayabilir. Bu yasa değişikliği, Rusya’nın hem ekonomik sıkıntılarla mücadelede yeni gelir yolları aradığını hem de uzay alanındaki faaliyetlerini daha “ticari” bir yapıya dönüştürme eğiliminde olduğunu gösteriyor.